Genel

Bakan Tunç: Özgür Özel’in ifadaleri çok talihsiz

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TRT Haber özel röportajında gündemdeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Bakan Tunç, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 38. Olağan İstanbul İl Kongresi’ne ilişkin mahkemenin verdiği kararın, “yargılama sürecinde doğabilecek telafisi güç zararların önlenmesine yönelik bir ihtiyati tedbir” niteliğinde olduğunu ve nihai bir hüküm teşkil etmediğini belirtti.

CHP İstanbul İl Başkanlığı seçimine hile karıştırıldığı iddiasına ilişkin hazırlanan iddianame kabul edildiCHP İstanbul İl Başkanlığı seçimine hile karıştırıldığı iddiasına ilişkin hazırlanan iddianame kabul edildi

TRT Haber’e konuk olan Bakan Tunç, gündeme ilişkin soruları yanıtlarken, siyasi partilerin iç işleyişlerinin kanunlara ve anayasaya uygun bir şekilde yürümesinin temel temennileri olduğunu ifade etti. Hiçbir siyasetçinin, partilerin bu tür durumlarla karşı karşıya kalmasını istemeyeceğini dile getiren Tunç, sürecin CHP’li bir delegenin başvurusu üzerine başladığını hatırlattı.

Bakan Tunç, CHP’nin hem Ankara’daki genel merkez kurultayı hem de İstanbul il kongresiyle ilgili devam eden hukuk ve ceza davaları bulunduğunu hatırlattı. Bu süreçlerin bizzat CHP’li delegelerin başvurularıyla başladığını belirten Tunç, devam eden bir yargılama süreciyle ilgili lehte ya da aleyhte bir görüş beyan etmenin doğru olmayacağını ifade etti.

 

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: İstanbul İl Kongresi’yle ilgili dava devam ediyor. Bizim bir görüş beyan etmemiz söz konusu olamaz. Verilen karar, tedbir kararı. CHP’li bir delegenin başvurusu üzerine verilen bir karar. pic.twitter.com/m3UVx5CEFO

— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) September 3, 2025

İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği kararın bir tedbir kararı olduğunu vurgulayan Tunç, kararın gerekçesinde Ankara ve İstanbul’da yürüyen soruşturmalar, kurultayda maddi menfaat temini ve delege iradelerinin etkilendiğine yönelik iddiaların “yaklaşık ispat” şartını oluşturduğunun belirtildiğini aktardı.

Bakan Tunç, şöyle devam etti;

İstanbul’da devam eden davaların yanı sıra Ankara’da da, biliyorsunuz, Ankara’da önce başlamıştı. Hatay eski Büyükşehir Belediye Başkanı, CHP delegesi başvuruda bulunmuştu. Hem suç duyurusunda bulunmuşlardı hem de asliye hukukta kurultayla ilgili iptal davaları açmışlardı. Onlar bir taraftan yürüyor, 15 Eylül’e duruşma günü verilmişti. Bir taraftan ceza soruşturması, ceza davaları, bir taraftan da Asliye Hukuk Mahkemesi’nde Siyasi Partiler Kanunu ve Dernekler Kanunu’na atıfla yapılan davalar var. Tabii her iki dava birbirini etkileyebilecek düzeyde. Çünkü burada İstanbul İl Kongresi ile ilgili olarak dün açıklanan karar, henüz tabii dava devam ediyor. Burada davanın esasıyla ilgili olarak kimin haklı, kimin haksız, bu konuda değerlendirmeyi yapacak olan elbette ki yargı makamıdır. Sonuçta kararı mahkeme verecektir ve bu mahkemenin kararı da itiraza, istinafa ve temyize tabi olacaktır. Bu süreçler şu anda devam ediyor.

Dünkü İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararda, 38. İstanbul İl Kongresi’nde seçilen il yönetiminin, il yönetim kurulu üyelerinin, il disiplin kurulu üyelerinin görevden el çektirilmesi ve tedbiren el çektirilmesi ve 39. kurultayla ilgili olarak devam eden seçim süreçlerinin İstanbul bakımından durdurulması, sadece İstanbul bakımından. Çünkü 39. kurultayla ilgili karar alındı biliyorsunuz CHP Genel Merkezi tarafından ve delege seçimleri şu anda devam ediyor. Eğer bir hukuki sakatlık var ise, o zaman bu delege seçimlerinin ötelenmesi gerektiği kanaatinde mahkeme. O nedenle o açıdan bir tedbir kararı var.

“Mahkemelerin vereceği kararlara uymak durumundayız”

Özellikle kongrede alınan bütün kararların iptali istenmişti davacı CHP il delegesi ve kurultay delegesi tarafından. Bunların tamamının iptali yönündeki talebin reddine karar verildi. Tabii bu itiraza açık bir karar. Kabul edilen talepler bakımından itiraz edilebilir aynı mahkemesine. Reddedilen talepler bakımından da başvuran kişi istinafa başvurabilir. Süreç devam ediyor. Bu süreçle ilgili olarak tabii ki yargılama süreçlerine, mahkemelerin vereceği kararlara hepimiz uymak durumundayız, saygı duymak durumundayız. Bu süreçleri başlatanlar da yine Cumhuriyet Halk Partisi’nin içindeki onların mensupları ve delegeleri.

Dolayısıyla burada bu süreçleri başlatanların kendi delegeleri olmasına rağmen, kendi mensupları olmasına rağmen yargılama süreçleri ile ilgili olarak özellikle Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere, Adalet Bakanı olarak biz başta olmak üzere yargı mensuplarını suçlaması, onlara yönelik ağır eleştirilerde bulunması doğru değil. Burada yargılama süreçlerini başlatanlar da kendileri. Burada Cumhuriyet Savcısı bir ihbar söz konusu olduğunda Ceza Muhakemesi Kanunu 160. maddeye göre o ihbarı değerlendirmek zorunda.

 

“(İstanbul İl Kongresi’nin iptali) Bu süreci başlatanlar kendi delegeleri olmasına rağmen yargı mensuplarını suçlaması doğru değil”

Adalet Bakanı Tunç: Ana muhalefet partisi genel başkanının ‘Mahkeme kararını tanımıyoruz’ demesi çok talihsiz ve uygun olmayan bir açıklama. pic.twitter.com/Ev1cX0ECkU

— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) September 3, 2025

 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in karara yönelik eleştirilerini de değerlendiren Tunç, şunları kaydetti:

“Bir ana muhalefet partisi genel başkanının mahkeme kararını ‘tanımıyoruz’ demesi bir kere çok talihsiz ve uygun olmayan bir açıklama. Mahkeme kararının son fıkrasını okuduğunuz zaman kabul edilen talepler bakımından itiraza, reddedilen talepler bakımından da istinafa tabi olduğu görülüyor. Bu hukuki yolları tüketmeden siz verilen bir kararı tanımıyoruz demeniz demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz. Kararın yanlış olduğu söylenebilir, eleştiren hukukçular da var. Ama neticede ortada bir yargı kararı var ve o yargı kararına uyulması hukuk devletinin gereğidir.”

Tunç, yargı süreçlerini başlatanların CHP’nin kendi mensupları ve delegeleri olmasına rağmen, CHP yönetiminin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı, Adalet Bakanlığı’nı ve yargı mensuplarını suçlamasının doğru olmadığını dile getirdi.

İBB ve diğer belediyelerdeki soruşturmalar

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve bazı ilçe belediyelerinde devam eden yolsuzluk soruşturmalarına da değinen Bakan Tunç, bu soruşturmaların başlangıcının da yine parti içinden kaynaklandığını, İstanbul İl Başkanlığı binasının satın alınma sürecindeki para toplama iddialarıyla başladığını hatırlattı. Adalet Bakanı olarak yargıya müdahale etmesinin söz konusu olamayacağını vurgulayan Tunç, “Bu soruşturmalar adli soruşturmalardır. Bu adli soruşturmaları sanki bir siyasi soruşturmaymış gibi, kasıtlı yapılıyor gibi bir algı oluşturmaya çalışıyor. Kamuoyu, iddianame yazıldığında ve yargılama sırasında deliller konuşulduğunda her şeyi tüm çıplaklığıyla görecektir.” diye konuştu.

Manavgat ve Şile belediyelerinde yaşanan “suçüstü” olaylarına dikkat çeken Tunç, bir suç ihbarı karşısında Cumhuriyet savcısının Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesi gereğince soruşturma başlatmak zorunda olduğunu belirtti.

Tutuklama kararlarının CMK’nın 100. maddesindeki “kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin varlığı” ve “delilleri karartma, kaçma şüphesi” gibi şartlar gerçekleştiğinde hakim kararıyla verildiğini ifade eden Tunç, bu kararlara karşı itiraz mekanizmalarının açık olduğunu sözlerine ekledi.

“Terörsüz Türkiye süreci çok önemli bir aşama”

Bakan Tunç, “Terörsüz Türkiye” konusunun Türkiye için hayati önem taşıdığını ve “Türkiye Yüzyılı”nın inşasını hızlandıracağını belirtti. 41 yıldır terörle mücadele eden Türkiye’nin çok büyük maddi ve manevi kayıplar yaşadığını söyleyen Tunç, terörün ülkenin kalkınmasının önündeki en büyük engel olduğunu vurguladı.

 

“Terörsüz Türkiye hayati bir konu”

Adalet Bakanı Tunç: Meclis’teki komisyon çok önemli, Terörsüz Türkiye’nin kalıcı olması için neler yapılması gerektiğini istişare ediyor. Milletvekillerinin kabul edeceği kanunlar çerçevesinde yürütme görevini yapacak. pic.twitter.com/F7YC4IlkFs

— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) September 3, 2025

Son bir yılda hızlanan sürece kolay gelinmediğini ifade eden Tunç, süreci şu sözlerle özetledi:

Sayın Cumhurbaşkanımızın geçen seneki Ahlat’ta yaptığı konuşma, iç cephemizi güçlendirelim, birlik beraberliğimizi kuvvetlendirelim, terörü aradan çıkaralım, etrafımız ateş çemberi, Türkiye’yi tehdit eden birtakım unsurlar var. Dolayısıyla tüm bunlara karşı koyabilmemiz ve içeride güçlü olabilmemiz için hep beraber etnik kökeni ne olursa olsun birlik beraberliğimizi kuvvetlendirelim vurgusu sonrası Sayın Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin ekim ayında grupta yaptığı konuşma ve çağrı sonrası İmralı’yla gerçekleştirilen görüşmeler sonrası terör örgütünün feshine yol açan ve terörün silah yakmasını sağlayan bir süreci hep beraber gördük. Bunlar çok önemli aşamalardı. Tabii bu son bir yıllık aşamaya gelinceye kadar da geçmişte 41 yıllık bir mücadele var. Özellikle terörle mücadelede kahramanca mücadele eden askerimiz, polisimiz, insanlarımız var.

Bölgenin gelişmesini ve kalkınmasını engelleyen, oradaki yatırımları yavaşlatan, şantiyeleri basan terör örgütünün oralardan arındırılması süreci çok önemliydi. Tabii özellikle 23 yıl öncesine şöyle bir geriye doğru bandı sardığımız zaman 2002’de AK Parti iktidar olduğunda ilk işlerinden birisi Türkiye’de normalleşmeyi sağlamak ve bölgedeki olağanüstü hali ortadan kaldırmaktı. 47 kez uzatılmıştı olağanüstü hal. Bölgede bir olağanüstü hal yönetimi vardı, olağanüstü hal bölge valisi vardı. Biz onları, o dönemleri unuttuk. Sayın Cumhurbaşkanımız ilk iktidara geldiğinde olağanüstü hali uzatmayacağız dedi ve kaldırıldı ve bölgede bir normalleşmenin adımı ilk atıldı. 2005’te Diyarbakır konuşması tıpkı geçen seneki ve bu yılki Ahlat konuşmalarıyla aynıdır.

Kardeşlik vurgusu, sonrasındaki süreçte demokratikleşme adımları, temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi, sadece Kürt vatandaşlarımız için değil bütün vatandaşlarımız için temel hak ve özgürlükler güçlendirildi. Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğü alanında, basın yayın özgürlüğü alanında, konuşma özgürlüğü alanında çok önemli mesafeler alındı. Kürtçe devlet televizyonu kuruldu. Kürtçe enstitüler, seçmeli dersler, yine ana dilde savunma hakkı gibi, siyasilerin kendi dillerinde propaganda yapabilmesi hakkı gibi birçok yenilik ve demokratikleşme adımları atıldı.

“Komisyon sürecin kalıcı hale getirilmesinde kritik bir role sahip”

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye’nin “Terörsüz Türkiye” sürecinde bakanlıklar arası tam bir koordinasyonla önemli başarılar elde ettiğini belirtti. Milli Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı gibi ilgili tüm kurumların uyum içinde çalışmasının bu başarının temelini oluşturduğunu vurgulayan Tunç, bu tür bir koordinasyonun geçmişteki koalisyon dönemlerinde mümkün olamayacağını ifade etti. Sürecin önemli bir aşaması olarak, silahların bırakılmasının ardından mecliste bir komisyon kurulduğunu belirten Tunç, bu komisyonun sürecin kalıcı hale getirilmesinde kritik bir rol oynadığını söyledi.

Söz konusu meclis komisyonunun, klasik bir ihtisas komisyonu olmadığını, siyasi partilerin geniş katılımıyla oluşan özel bir yapı olduğunu ifade eden Tunç, komisyonun temel amacının “Terörsüz Türkiye” sürecini değerlendirmek, silahsızlanmanın kalıcı olmasını sağlamak ve terörün ülkede bir daha ortaya çıkmaması için gerekenleri istişare etmek olduğunu belirtti. Komisyondaki görüşmelerin kamuoyuna da yansıdığı kadarıyla olumlu bir havada geçtiğini ve önemli bir birliktelik sağlandığını dile getirdi. Tunç, bu komisyondan çıkacak tavsiye ve kararların, yürütmenin atacağı adımlar için belirleyici olacağını vurguladı.

“11. Yargı Paketi için hazırlıklar sürüyor”

Yargı reformlarının bu süreçle paralel olarak devam ettiğini belirten Tunç, 10. Yargı Paketi ile hasta hükümlü ve tutuklularla ilgili önemli iyileştirmeler yapıldığını ve konutta infaz gibi özel infaz usullerinin hayata geçirildiğini hatırlattı. Önümüzdeki dönemde ise 11. Yargı Paketi için hazırlıkların sürdüğünü ifade etti. Yeni adli yılın başlamasıyla birlikte yargı teşkilatının iş yüküne de değinen Tunç, 25 bin hakim ve savcı ile toplamda 220 bin personelin fedakarca çalıştığını belirtti. 2024 yılında 13 milyon 896 bin kararın verildiğini, mevcut derdest dosya sayısının ise 11 milyon 478 bin olduğunu açıklayarak, yargının biriken iş yükünü eritmeye başladığını rakamlarla ortaya koydu.

Geleceğe yönelik hedeflerin 2025-2029 dönemini kapsayan Yargı Reformu Strateji Belgesi ile belirlendiğini söyleyen Tunç, belgenin 5 ana amaç ve 264 hedeften oluştuğunu belirtti. Bu hedefler arasında uzun süren yargılamaların önüne geçmek için “hedef süre” uygulamalarının yaygınlaştırılması, duruşma aralarının iki aydan fazla olmaması ve istinaf ile Yargıtay süreçlerinin altı ay içinde tamamlanması gibi somut adımlar bulunduğunu kaydetti. Bu hedeflere ulaşmak amacıyla son iki buçuk yılda 2,878 yeni mahkemenin faaliyete geçtiğini ekledi.

Değerlendirmelerinde suça sürüklenen çocuklarla ilgili yapılacak yeni düzenlemelere özel bir yer ayıran Tunç, bu konunun 11. Yargı Paketi’nin öncelikli gündemlerinden biri olacağını açıkladı. Türkiye’deki mevcut sisteme göre 12 yaşından küçüklerin cezai sorumluluğunun olmadığını, 12-15 yaş aralığındakilere yetişkin cezasının yarısı, 15-18 yaş aralığındakilere ise üçte biri oranında indirimli ceza uygulandığını hatırlattı. Özellikle son zamanlarda kamuoyunu derinden yaralayan olaylar sonrası bu konuda yeni bir düzenlemenin ihtiyaç haline geldiğini belirtti.

Yeni düzenleme için Fransa, Almanya ve İtalya gibi ülkelerdeki uygulamaların incelendiğini belirten Tunç, hazırlanan taslak çalışmalarda, özellikle kasten öldürme gibi ağır suçlarda, 15-18 yaş aralığındaki çocuklara yönelik ceza indirimlerinin yaş büyüdükçe kademeli olarak azaltılmasının planlandığını söyledi.

 

“Çocuk adalet merkezleri oluşturuyoruz”

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: Çocuk yargılamasında dünyadaki örnekleri inceliyoruz. Suça sürüklenen çocuklar sorununu çözecek, caydırıcılığı artıracak, hakkaniyetli bir durumu ortaya çıkaracak bir düzenlemeyi Meclis’e sunacağız. pic.twitter.com/PMGvPfcq7E

— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) September 3, 2025

Tunç, “Yaş arttıkça ceza indiriminin azalmasına yönelik bir düzenleme diyebiliriz” diyerek, özellikle 16 yaşını doldurmuş failler için bazı durumlarda ceza indiriminin hiç uygulanmamasının dahi değerlendirildiğini ifade etti.Bu alternatifli taslakların Meclis’in takdirine sunulacağını belirtti.

Çocuk adalet sisteminde yapılan tek değişikliğin cezalarla sınırlı kalmayacağını vurgulayan Tunç, daha bütüncül bir yaklaşım benimsediklerini söyledi. Bu kapsamda, Bursa ve Erzurum’da faaliyete geçen ve yakında İzmir’de de açılacak olan Çocuk Adalet Merkezleri (ÇAM) modelinin yaygınlaştırılacağını belirtti.

Ayrıntılar gelecek…

ETİKETLERAdalet BakanlığıYılmaz Tunç

Haber Kaynak : TRTHABER.COM

“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
batum escortstbilisi escortbatum escortbayan escortბათუმის ესკორტიtbilisi escortsescort batumHoliganbetRize escorttrabzon Escortşehirler arası parça eşya taşımadeyneytmey boynuystu veyreyn siyteyleyrdeyneytmey boynuystu veyreyn siyteyleyrdeyneytmey boynuystu veyreyn siyteyleyrTestescort bayanadıyaman escortankara escortyozgat escorttunceli escorttrabzon escorttokat escortadıyaman escortkonya escortsakarya escortşırnak escortsiirt escortmilas escortmarmaris escortkilis escortkars escortinegöl escorthakkari escortedirne escortdiyarbakır escortdenizli escortçorlu escortbodrum escortbayburt escortamasya escortısparta escort